Sırtında insanlığını taşıyan bilgenin romanı

Ünsal Oskay’ın şu hayatta kapladığı yerin manasını tam olarak anlamış olabilir miyiz? Buna en doğru cevabı başta öğrencileri olmak üzere onu tanıyanlar verebilir belki de. İşte tam da böyle bir yazarın, Cengis T. Asiltürk’üm kaleminden, Ünsal Oskay’ı bir roman kahramanına dönüştüren yeni bir kitap, İnkılâp Kitabevi etiketiyle yayımlandı.

“Okunmayı bekleyen kitaplar bizim kamburumuzdur” diyor Ünsal Oskay. Bununla birlikte “Kitap, toplumumuzda işlev kazanamamıştır”(1) diye de ekliyor. Hayatını bilgiye ve bilmeye adamış olan bir bilim insanı olarak kitaplarla kurduğu ilişki eşsizdir. Cervantes’ten, Marquez’den, Tanpınar’dan ve Atılgan’dan feyz alarak kendi dünyasını yaratırken Hayri İrdal’ı ve Turgut Özben’i ihmal etmemek şu hayattaki en büyük gailelerinden birine dönüşmüştür. Hep okur, hep bakar; ülkesine ve insanlığa dair hiçbir şeye yabancı kalmaz. İnce zevkleri vardır ama asla seçkinci değildir. Heybesinde o kadar çok şey biriktirmiştir ki bir gün Halikarnas Balıkçısı şöyle der: “Küçük duruyorsun fakat konuşmaya başlayınca yazının icadından beri olup biten ne var ne yok aklında maşallah, dünyaları küreyip getiriyorsun!”(2)

Gerçekten de Ünsal Oskay’ı anlatmaya girişen hemen herkes onun inanılmaz etkileyici bir insan olduğundan bahseder durur. Üniversitelerde verdiği dersler daha o dönem efsaneye dönüşmüştür. Dersler saatler sürer ve sınıflar hep ağzına kadar doludur. Buna rağmen Hoca dersi bir yerde bitirmek istediğinde öğrencilerin “ne olur biraz daha” talepleri çınlar durur amfilerde. Adeta efsunludur Hoca, ders verirken de öyledir, Okan Bayülgen’in gece yarısı yayımlanan televizyon programında Karacaoğlan’dan, Yunus Emre’den ya da Hölderlin’den bahsederken de. Bunu en güzel ifade edense yine bir öğrencisi, Göksel Aymaz’dır bana kalırsa:

Karnavalın Ortasındaki Adam Ünsal Oskay, Cengis T. Asıltürk, 344 syf., İnkılap Kitabevi, 2024.

“Ünsal Hoca’dan daha üretken aydınlar olabilir, daha iyi çevirmenler olabilir, daha iyi ders anlatan hocalar olabilir… Ama hiç kimse başında böyle efsanevi bir hâle taşıyamaz. Çünkü onun yansıladığı yansımaları esinleyemezler. Bu hem bir yaşama üslubu hem de bir entelektüel varoluş sorunudur […]”(3)

‘KARNAVALIN ORTASINDAKİ ADAM’

Cengis T. Asiltürk, Ünsal Oskay gibi azamet sahibi bir karakterin yaşamını roman kurgusu içinde aktarmanın öngörülebilir zorluklarını başarıyla göğüslemiş görünüyor. Buraya kadar anlattıklarımız da Hoca’nın zaten bir roman kahramanı gibi yaşadığına işaret ediyor aslında. Fakat sorun da bu: Yaşarken efsaneleşmiş bir insanı roman karakterine dönüştürürken gerçek nerede bitecek, kurgu ile ne kadar iç içe geçecek? Büyülü gerçeklik tekniğini benimseyen Asiltürk, olgu ile kurgu arasındaki sınırı ustalıkla muğlaklaştırarak katmanlı bir anlatım ve olay örgüsü yakalıyor. Roman boyunca postmodernizmin temel kurgu mantığına uygun biçiminde bir yapboz gibi ilerleyen hikâye, metinlerarasılıktan da faydalanıyor. Konu Ünsal Oskay olunca kitaplardan gündelik magazin meselelerine, uygarlık tarihinden sinema ve müziğe kadar insana dair ne varsa denklemin içinde kendisine yer buluyor. İşte bu, romana katmanlı bir yapı ve derinlik katmış görünüyor. Romanın başlığı için seçilen “karnaval” sözcüğü de metnin yapısal özelliklerini vurguluyor.

Cengis T. Asiltürk’ün hacimli sayılabilecek yeni romanı ‘Karnavalın Ortasındaki Adam Ünsal Oskay’, Hoca’nın sıra dışı yaşamına misafir olmak adına kıymetli bir okuma deneyimi vaat ediyor.


1. Ünsal Oskay, Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım, 3. basım, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2018, s. 37.
2. Cengis T. Asiltürk, Karnavalın Ortasındaki Adam Ünsal Oskay, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2024, s. 222.
3. Göksel Aymaz, “Ünsal Oskay: Mahler Dinlerken Çorap Yıkayan Bir Adam”, gazeteduvar.com.tr, 18.10.2016.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir